Temel Yaşam Desteği: “Acil Durumlarda Hayat Kurtarma Rehberi”

Temel Yaşam Desteği:

Hayatı kurtarmak amacı ile hava yolu açıklığı sağlandıktan sonra, solunumu ve/veya kalbi durmuş kişiye yapay solunum ile akciğerlerine oksijen gitmesini, dış kalp masajı ile de kalpten kan pompalanmasını sağlamak üzere yapılan ilaçsız müdahalelerdir.

Uygulama Protokolü

  1. Hava Yolu Açıklığının Sağlanması:
    • Hasta/yaralı sert bir zemine sırt üstü yatırılır.
    • Baş geri, çene yukarı pozisyonu uygulanarak dilin hava yolunu tıkaması önlenir. Bunun için bir el alın üzerine, diğer el çene kemiğinin altına yerleştirilerek baş hafifçe geriye doğru itilmelidir.
  2. Solunum Değerlendirmesi:
    • 5-10 saniye boyunca hastanın solunumu “bak-dinle-hisset” yöntemiyle değerlendirilir. Yani, göğüs hareketleri gözlemlenir, nefes sesi dinlenir ve nefesin yanağa temas edip etmediği hissedilir.
    • Normal solunum yoksa ya da hasta nefes almıyorsa, hemen 2 kurtarıcı soluk verilir. Soluk verirken, hastanın burun delikleri kapatılır, ağızdan ağıza tam temas sağlanarak akciğerlere hava gönderilir. Her nefes yaklaşık 1 saniye sürmelidir ve göğüsün yükselip yükselmediği kontrol edilmelidir.
  3. Göğüs Basısı (Kompresyon) Uygulaması:
    • Eller üst üste konarak göğsün ortasına (sternumun alt yarısına) yerleştirilir.
    • Dirsekler bükülmeden, vücut ağırlığı kullanılarak sert ve hızlı bir şekilde 30 kompresyon yapılır. Yetişkinlerde göğüs 5-6 cm, çocuklarda yaklaşık 5 cm ve bebeklerde 4 cm derinliğe kadar bastırılmalıdır.
    • Bası hızı, dakikada 100-120 kompresyon olmalıdır.
  4. 30:2 Oranında Devam Ettirme:
    • 30 göğüs basısından sonra 2 kurtarıcı soluk verilir. Bu döngü, hasta yeniden spontan solunuma başlayana veya profesyonel sağlık ekipleri gelene kadar sürdürülür.
    • TYD sırasında otomatik eksternal defibrilatör (OED) varsa, cihazın talimatlarına uyulmalı ve gerektiğinde şok uygulanmalıdır.

Bu işlemler, hasta/yaralının yaşamsal belirtilerinde bir iyileşme olana kadar veya profesyonel yardım ulaşana dek kesintisiz devam ettirilmelidir.

 

Okul ve Aile İşbirliği; Çocuklarımızın Sağlığı İçin

Küçük yaştaki çocuklarda sağlık, onların büyüme ve gelişiminin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için büyük önem taşıyor. Bu dönemdeki çocuğun fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişimini destekleyen temel sağlık kurallarını, gelecekte sağlıklı bireylerin yetişmelerini sağlar. İşte küçük yaşlarda dikkat edilmesi gerekenler

  1. Dengeli Beslenme:

Çocukların gelişimi için geleneksel ve çiftçilerin bir diyet yapmaları. Meyve, sebze, tam tahıllar, protein ve süt ürünleri gibi çeşitli besin gruplarından besinlerin tüketilmesi. Şekerli ve işlenmiş gıdaların tüketiminin sınırlanmalı; bunun yerine doğal ve ekmek seçenekleri tercih edilmelidir. Ayrıca, çocuklar gün boyunca yeterli miktarda su içmeleri teşvik edilebilsin

  1. Düzenli Etkinlik:

Genel aktivite, çocukların kas ve kemik gelişimi, enerji dengesi ve genel sağlıkları için hayati öneme sahiptir. Küçük yaşlardaki çocuklar, günde en az 60 dakika hareket etmeye teşvik edilmelidir. Bu aktiviteler oyun oynama,  spor gibi eğlenceli etkinlikler şeklinde olabilir ve çocukların keyif almasını sağlar.

  1. Hijyen Alışkanlıkları:

Hijyen, bölgelerdeki ayrılıklar için kritik bir faktördür. Çocuklara doğru el yıkama teknikleri öğretilmeli ve yemeklerden önce, tuvalet sonrasında parmak yıkamaları yetenek haline getirilmelidir. Ağız ve diş sağlığı da küçük yaşlardan itibaren önemsenmeli; Çocukların dişlerini günde iki kez fırçalamaları gerektiği şekilde öğretilmelidir.

  1. Uyku Modu:

Uyku, çocuklarda büyüme hormonlarının salgılandığı ve beyin gelişiminin hızlandığı dönemleri içerir. Küçük yaştaki çocukların her gece 8-10 saat uyumaları önerilir. Düzenli uyku saatleri oluşturulmalı ve geçişleri kolaylaştıracak sakin bir ortam bilgisi. Ayrıca yatmadan önce ekran süresi sınırlandırılmalıdır.

  1. Duygusal ve Sosyal Sağlık:

Çocuğun duygusal ve sosyal gelişimi için güvenli ve dolu bir sevgi ortamı sunulmalıdır. Bunların tanınmasına ve rahat etmelerine olanak sağlayan etkinlikler yapılmalı, empati ve sosyal beceriler geliştirilmelidir. Aile ve kalıcılık bir yaklaşımla benimsenmeli, zorbalık gibi olumsuz sosyal davranışlar önlenmelidir

  1. Çevresel Güvenlik:

Bulunduğu ortamın güvenli olması, spor ve kazaların korunma açısından önemlidir. Evde ve güvenlik önlemleri alınmalı, tehlikeli maddeler ve kesici aletler çocukların ulaşamayacağı yerlerde muhafaza edilmelidir. Ayrıca, elektrik trafik kuralları, acil durumun nasıl davranacakları ve güvenli kalma yöntemleri gibi temel güvenlik bilgileri

  1. Göz Sağlığı:

Ekran süresi sınırlandırılmalı ve uygun aydınlatma koşulları sağlanarak göz sağlığı korunmalıdır. Düzenli göz muayeneleri ile çocukların görme sorunları erken tespit edilir

  1. Ebeveyn ve Öğretmen İşbirliği:

Herkesin sağlıklı yeteneğinin kazanılması için temel ve fizyolojik iş birliği içinde olması önemlidir. Sağlıklı yaşam tarzı ile ilgili bilgiler paylaşılmalı, çocukların gelişimleri düzenli olarak takip edilmeli

İntiharın Sosyal Yansımaları: Sessiz Çığlıkları Duyabiliyor muyuz?

İntihar, toplumun pek çok kesiminde sessizce büyüyen bir krizdir ve her yıl yüzbinlerce insanın yaşamına mal olur. Dünya genelinde her 40 saniyede bir kişi intihar ederek hayatına son veriyor; bu sadece bireysel bir trajedi değil, aynı zamanda aileleri, arkadaşları ve tüm toplumu derinden etkileyen bir sorundur.

İntiharın altında yatan sebepler çok yönlüdür:

Depresyon, anksiyete, ekonomik zorluklar, sosyal izolasyon, şiddet ve istismar gibi travmatik deneyimler ve toplumsal baskılar, bireyleri bu kararı almaya itebilir.

İntiharın arkasındaki nedenleri anlamak ve bu soruna çözüm bulmak için, toplumun her kesiminin işbirliği içinde çalışması gerekir. Farkındalık yaratmak, empati geliştirmek, destekleyici ortamlar oluşturmak ve açık iletişim kanalları kurmak intiharı önlemede kritik rol oynar. İntihar eden birçok kişi, aslında dayanılmaz bir duygusal acıyla baş edemediklerini ifade eden bir yardım çağrısında bulunur. Bu nedenle, toplumun bu çağrılara karşı daha duyarlı ve destekleyici bir yaklaşım benimsemesi hayati önem taşır.

Ekonomik Çöküş ve İntihar: Ekonomik kriz dönemlerinde, iş kaybı ve maddi zorluklar nedeniyle artan stres, bazı bireylerin intihara yönelmesine neden olabilir. Örneğin, 2008’deki küresel ekonomik kriz sırasında, birçok ülkede intihar oranlarında belirgin bir artış gözlemlenmiştir. İşini kaybeden bir baba, aile üzerindeki yükümlülükleri karşılayamama korkusu ile intihara sürüklenebilir.

Gençler ve Sosyal Medya: Gençler arasında intihar oranları son yıllarda artış göstermektedir ve sosyal medya bu eğilimde önemli bir faktör olarak kabul edilmektedir. Siber zorbalık, toplumsal dışlanma hissi ve “mükemmeliyetçi” imaj baskısı, gençleri duygusal olarak yıpratabilir. 14 yaşında bir kız, sosyal medya üzerinden maruz kaldığı siber zorbalık nedeniyle intihara teşebbüs edebilir.

Yaşlılık ve Yalnızlık: Yaşlı bireyler arasında da intihar oranları yüksektir. Yalnızlık, sosyal izolasyon ve kronik hastalıklar, bu gruptaki kişilerin intihar riskini artırabilir. Örneğin, 80 yaşında dul bir adam, eşinin kaybından sonra yalnızlık ve çaresizlik hisleriyle mücadele edemeyerek intiharı düşünebilir.

İntiharı önlemek için toplumun her bireyinin bu örneklerden ders alması, farkındalık ve destekleyici bir yaklaşımla krizlerin önüne geçmeye çalışması önemlidir. Bu trajik kayıpları engellemek için empatiyi artırmak, duygusal destek sunmak ve profesyonel yardım imkanlarını erişilebilir kılmak gereklidir.