Damarlarımız genç ve sağlıklı mı?
Kalp damar hastalıkları, dünyada ölüme götüren en önemli sağlık sorunudur.
Bu nedenle, kalp damar hastalık riskinin kontrol altında tutmak için, genç ve sağlıklı damarlara sahip olmaya gayret etmek gerekir.
Yetersiz sebze ve meyve alımıyla başlayan, karbonhidrat ağırlıklı ve tuzlu dengesiz bir beslenmeyle ortaya çıkan obezite ve beraberindeki, kan şekeri, ürik asit ve kolesterol yüksekliği gibi metabolik bozukluklar, stresli ve hareketsiz bir hayat tarzı, sigara kullanımı ve yüksek tansiyon, en yaygın ve bilinen risk faktörleridir.
Düzenli yürüyüş, egzersiz ve hareket kalbin güçlenmesini sağlar. Kan akımını artırarak, kalp-damar ve beyin damarları ile ilgili hastalıkları önler, risk oranını azaltır.
Trigliserid ve kolesterolün yükselmesine engel olur, HDL kolesterol/LDL kolesterol (iyi ve kötü huylu kolesterol oranı) dengesini sağlar.
Akciğer fonksiyonlarını, yani solunumsal kapasiteyi artırarak, hücre seviyesinde besinlerin enerjiye dönüştürülmesinde anahtar rol oynar.
Kaslar kuvvetlendirerek, metabolizmayı canlandırır, hormonal dengeyi sağlayarak ve insülin direncini önleyerek obezite riskini ortadan kaldırır.
Yüksek kan şekerinden damarlarımız da çok etkilenmektedir.
Özelikle göz, böbrek, beyin, kalp ve bacak damarlarının erken yaşlanmasına neden olmaktadır. Yemeklerden sonra, özellikle de, şekeri yüksek meyve suyu, asitli içeceklerin alımından sonra hızla yükselen kan şekerini, vücut kendisini korumak için düşürmeye çalışmaktadır. Günlük aktivitelerimize ve yaptığımız işlere göre yükselip alçalan kan basıncı değişikliklerine karşı koruyucu mekanizmaları, yüksek kan şekerinden olumsuz etkilenerek, küçük damarların zarar görmesine, çatlaklara neden olmaktadır. Bunun sonucu damarlarımız, sertleşmekte, tıkanmakta, yaşlanması hızlanmaktadır.
Hafif olan damar hastalıkları bile, insanın enerjisini yok ederek, yorgun ve yaşlı hissettirmektedir. Damarların yaşlanması özellikle kalp krizi ve felçler olmak üzere, göz, karaciğer, böbrek hastalıkları ve hafıza kayıplarını artırmakta, daha da ağırlaştırmaktadır.
Meyve sularının hazır paketler halinde alınması yerine, meyvelerin taze olarak alınıp, suyunun sıkılıp, yenmesi oldukça faydalıdır. Taze olarak sıkılan meyve sularının bekletilmeden içilmesi ve içerisindeki vitaminlerin, liflerin kaybolmadan tüketilmesi hastalıklara karşı da korumaktadır.
Besleyici ve düşük kalorili yiyecekler, genç ve sağlıklı olmada çok önemli olan bağışıklık sistemimiz için çok yararlıdır. Meyveler kadar, sebzeler ve tam tahıl ürünleri de bol lif içerdiğinden, besinlerin kana düzenli emilmesine, çabuk doymamıza yardımcı olarak, kan şekeri düzeyinin dengelenmesinde çok önemli fonksiyon görürler.
Sonuç olarak, beslenme alışkanlığımızda ve besin seçimlerimizde, uygulanması zor olmayan değişikliklerle, damarlarımızın genç ve sağlıklı kalmasını sağlayabiliriz.
Bunun yanında, bazı laboratuvar kan testleriyle, damar riskimiz olup olmadığını ortaya çıkarabiliriz.
Kan şekeri ve HbA1C
Kan ürik asit düzeyleri
Homosistein
Hs-CRP testi
Lipoprotein (a)
Total Kolesterol LDL kolesterol HDL kolesterol Trigliserid
Bir Cevap Yazın