Sağlığımız için D vitamini
D Vitamini, vücudumuzda kalsiyum ve fosfor minerallerinin metabolizması ile ilgili, kemik yapılanması ve gücünün artırılmasıyla birlikte, osteoporoz dediğimiz kemik kaybının önlenmesinde önemli fonksiyonları olan, yağda eriyen bir vitamindir. Besinle alınan kalsiyumun bağırsaktan emilmesini sağlayarak, kemiklere kazandırır. Ayrıca vücut için gerekli olan kalsiyumun idrarla böbrekten atılmasına engel olur.
Kemiklerle birlikte kas kitlesini ve kasılma gücünü artırarak iskelet sistemini sağlamlaştırmaktadır. Kemik gelişmesi ve mineralizasyonunu sağladığı gibi, bebeklerde ve çocuklarda Raşitizmi önlemekte, yetişkinlerde Osteoporoz riskini azaltmaktadır. Kan basıncının(tansiyon) normal sınırlarda kalması gibi fonksiyonu dışında, enfeksiyon hastalıklarına karşı vücut direncini artırarak tedaviyi kolaylaştırdığı, meme ve kalın bağırsak kanseri gibi bazı tümörlerin ortaya çıkışını da önlediği, diyabet ve romatizmal hastalıkları engellediği ile ilgili araştırmalar bulunmaktadır. Hafıza kaybı, demans ve felç gibi ileri yaşlarda olabilecek hastalıklarını geciktirdiği ya da hafif geçmesini sağladığı bildirilmektedir.
D Vitamini kaynağı,
D vitamini besinlerle, bitkisel ergokalsiferol (D2 vitamini), hayvansal kolekalsiferol (vitamin D 3)olarak alındığı gibi vücutta da sentezlenmektedir. Vücutta bir kolesterol bileşiğinden güneş ışığının etkisiyle, deride Vitamin D3 oluşmakta, daha sonra karaciğer ve böbrek tarafından aktif D vitaminine(calcitriol) dönüştürülmektedir.
Bitkisel ve hayvansal D vitaminleri ince bağırsağın üst bölümünde, safra ile eriyerek emilmekte ve kana geçmektedir. Bu sebeple safra akışının bozulduğu karaciğer hastalıklarında D vitamini emilimi aksadığından D vitaminine daha çok ihtiyaç duyulur.
Özellikle yumurta sarısı, balık, balık yağı, tereyağı, karaciğer ve süt ürünleri gibi besin kaynakları yanında, güneş ışınlarından Ultraviyole B(UV B) vücutta D vitaminin sentezlenmesi açısından vazgeçilemez bir ihtiyaçtır. Her gün en az yarım saat, özellikle öğle zamanında (saat 11.00- 14.00) giysi ve cam UV B geçirmediğinden, cildin direkt güneş görmesi gerekir. Cilt koruyucu kremler kullanılmamışsa, el ve yüzlerin güneş görmesi bile yeterli olabilmektedir.
D vitamininin eksikliği riskini artıran durumlar,
-Anne sütü alamayan, vitamin takviyesi yapılmayan bebekler,
-Gebelik ve emzirme dönemleri (beslenme ve güneşlenme yetersizse),
-Beslenme bozukluğu,
-İleri yaş,
-Şişmanlık (obezite),
-Karaciğer ve Böbrek hastalıkları (yetersizliği),
-Safra yolları hastalıkları
-Bağırsak emilim bozukluğu,
-Kapalı çalışma ortamları,
-Uzun sure güneş görmeyenlerde,
-Devamlı cilt koruyucu krem kullanma,
-Uzun süre kortikosteroid ilaç kullanımı,
Çocuklarda D vitamini eksikliğinde,
Süt çocukluğu döneminden itibaren, iştahsızlık, özellikle gece huzursuzluğu, terleme, soluk bir cilt bazı belirtilerdir. Teşhis gecikir, tedavi eksik olur veya yapılmazsa, kaslarda kasılma, akciğerde bronşit ve zatürre gibi hastalıklar yanında özellikle iskelet sistemi belirti bulguları dikkat çekicidir. Kafatasında şekil bozukluğu, yumuşama, sırtta kamburluk, kaburgalarda küçük şişlikler, emekleme, oturma ve yürümede gecikme, bacaklarda eğrilik, boy kısalığı gibi belirti ve bulgularla karakterize Raşitizm hastalığı(Rickets) ortaya çıkar.
Yetişkinlerde D vitamini eksikliğinde,
D vitamini eksikliği ile birlikte, kan kalsiyum seviyesinde azalma olduğundan, kemik ve kaslarda güçsüzlük, kasılmalar, kramplar başlar. Devamlı yorgunluk hali, depresyona eğilim, özellikle sırt, el ve bacaklar olmak üzere genel olarak uzun süren ağrılar görülür. Kemik erimesi hızlanır, ilerleyen dönemde ve yaşlılarda hareket kabiliyeti azalması ile yürüme zorlaşır, denge bozukluğu, düşmelerle kırıklar, daha sık enfeksiyonlar ortaya çıkar. Hatta unutkanlık, hafıza zorlukları ve kayıpları, demansla karşılaşılır.
Kanda D vitamini ne kadar olmalıdır?
Kanda en çok 25 Hidroksi D vitamini(25-OH D Vit) düzeyi ölçülmekte, en az 20-30 ng/mL arasında, normal olarak da 30 ng/mL üzerinde olması tavsiye edilmektedir. 20 ng/ml altında olması D vitamini eksikliği olarak düşünülmeli ve D vitamini desteğiyle normal düzeyi sağlanmalıdır. Kanda D vitamininin 80 ng/mL üzerinde bulunması ise yüksek(toksik) olarak değerlendirilmekte, tedavi gerekmektedir. D vitamini eksikliğine önlem olarak, en az günlük 50 yaşına kadar yetişkinler için 200 Ünite, çocuklarda ve 50 yaş sonrasında 400 Ünite D vitamini takviyesine ihtiyaç vardır.
Ancak, D vitamini ilaç olarak kontrolsüz bir şekilde uzun süre ve yüksek dozda alınırsa toksik olabildiğinden, iştahsızlık, bulantı, ağız kuruluğu, kusma, huzursuzluk, halsizlik, kabızlık, çok su içme, çok idrar çıkma, idrarla kum dökme, böbrek taşı ile sonuçlanabilir.
7 Yorum