Aşırı Kilosu Ve Hareketsiz Bir Hayatı Olanlar Dikkat! İNSÜLİN DİRENCİ İLE KARŞI KARŞIYASINIZ.

Aşırı Kilosu Ve Hareketsiz Bir Hayatı Olanlar Dikkat! İNSÜLİN DİRENCİ İLE KARŞI KARŞIYASINIZ.

İnsülin direnci veya insüline direnç gelişmesi ne demektir?

İnsülin direnci, vücudun yeteri kadar insülin üretebildiği halde, etkili olarak kullanamadığı bir durumdur.

İnsülin direnci geliştiğinde, hücrelere glukoz giremez, kullanılamaz ve kanda glukoz yükselerek prediyabeti (gizli şeker), zamanla Tip 2 Diyabeti ortaya çıkarır.

İnsülin direncinden şüphelenilip teşhisi erken konulursa, birçok organa ait hastalık ve bozukluğa engel olunabilir.

İnsülin direnci, laboratuvarda ölçülebilir mi?

En az 8-10 saatlik bir açlık sonrasında sabah alınan kanda glukoz(şeker) ve insülin ölçümü yapılır. İnsülin direnci (HOMA IR): Açlık kan glukozu (mg/dL) X Açlık insülini (µU/mL) / 405 (Sabit Değer) formülüyle insülin direnci, yani HOMA-IR değeri hesaplanır. 2,5 ve üzerinde ise insülin direncinin oluştuğuna işaret eder.

İnsülin nedir?

İnsülin, pankreas bezindeki adacıklar içinde yerleşmiş Beta hücreleri tarafından yapılarak, kana salgılanan bir hormondur. Besinlerde bulunan şeker ve nişastanın parçalanmasıyla açığa çıkan ve kana geçen glukozun, enerjiye dönüştürülmek üzere hücrelere girmesini sağlar. İnsülin, hedef hücre yüzeyindeki özgül bir glikoprotein reseptörüne bağlanarak, glukoz taşıyıcılarının miktarını artırarak saniyeler içinde etki gösterir.

Kan glukozunun kontrolünde, insülin rolü nedir?

Bir yemek sonrası, kan glukoz seviyesi yükseldiğinde, kana insülin salgılanır.

  • İnsülin, kas, yağ ve karaciğer hücrelerinin glukozu almasına yardımcı olarak, kan glukoz seviyesini düşürür.
  • İnsülin, karaciğer ve kas dokusunu uyararak, vücudun ihtiyacından fazla olan glukozun, glukojen şeklinde depolanmasını sağlar.
  • İnsülin, ayrıca karaciğerde glukoz üretimini azaltarak, kan glukoz değerlerini normal sınırlarda tutar.

İnsülin direnci gelişirse ne olur?

İnsülin direnci geliştiğinde, kas, yağ ve karaciğer hücreleri insüline uygun cevabı veremediğinden ve kan glukozu hücre içine alınamadığından, daha fazla insüline ihtiyaç duyulur. Pankreasın beta hücreleri, artan ihtiyacı karşılamak için, daha çok çalışarak, daha fazla insülin salgılar. Beta hücreleri, fazla insülin üretebildiği sürece, kan glukoz seviyeleri, sağlıklı insanda olması gereken normal sınırlarda kalır. Zamanla, beta hücreleri, vücudun artan insülin ihtiyacını karşılayamaz hale gelir. Yeterli insülin olmadığında da, kan glukozu yükselir, prediyabet ve sonrasında diyabet hastalığı kendini gösterir.Yüksek kan glukozu, zamanla, sinirler ve kan damarlarına zarar vererek, kalp hastalığı, felç, körlük, böbrek yetmezliği, ve alt ekstremite amputasyonu(kesilmesi) gibi komplikasyonlara yol açar.
İnsülin direncine neler sebep olur?

Insülin direncinin nedenleri tam olarak aydınlatılamamış olmakla birlikte, aşırı kilo ve fiziksel hareketsizliğin, insülin direncinde başlıca sebep olduğu düşünülmektedir. Ayrıca, endokrin, metabolik, immünolojik ve genetik faktörlerde çok önemlidir.

Aşırı kilo ve obezite

Özellikle bel çevresinde aşırı yağ birikmesi olmak üzere, obezitenin, insülin direnci gelişmesinde en önemli neden olduğu kabul edilmektedir. Araştırmalar, sadece enerji deposu olarak görülen karın bölgesindeki yağın, insülin direnci, yüksek kan basıncı, yüksek kolesterol ve kardiyovasküler hastalık gibi ciddi sağlık sorunlarına neden olabilecek hormonlar ürettiğini göstermiştir.

Boy uzunluğu göre olması gereken vücut ağırlığı, beden kitle indeksi(BKI) ile hesaplanabilir(BKI= Ağırlık(kg) / Boyun(metre) karesi). 18-25 arası normal kilo, 25-30 arası aşırı kilo, 30 ve üzerinde ise obezite yada patolojik şişmanlık olarak tanımlanır. Örneğin, boyu 1.70 m, ağırlığı 78 kg olan bir kişi, aşırı kilo sınıfına girer( BKI(27)=79 / 1.702). Ancak, ağırlık yanında, vücut yağ oranı da (bel ve kalça çevresi), önemli olup, bel çevresi 94 cm’den fazla erkekler, 80 cm’den fazla olan kadınlar, insülin direncine ve diyabete daha eğilimlidirler.

Fiziksel hareketsizlik

Fiziksel hareketsizliğin, insülin direnci ile ilişkili olduğunu, sonuçta tip 2 diabete yol açtığını gösteren birçok çalışma vardır. Vücutta bulunan glukozun büyük kısmı, diğer dokulardan çok, kas hücreleri tarafından kullanılmaktadır. Kas öncelikle kendisinin depo ettiği glukozu kullanır, sonra kan glukozunu alarak depolarını doldurur ve böylece kan glukozunun normal bir seviyede kalmasını sağlar.

Eksersiz sonrası kaslar, insüline daha duyarlı hale gelerek, insülin direnci azalır. Hatta eksersiz, kasların insüline ihtiyaç duymadan daha fazla glukoz kullanmasına yardımcı olur. Yine, eksersizle kaslar daha güçlenerek, kan glukoz seviyesinin kontrolu kolaylaşır, insüline kolay kolay direnç gelişmez.

Uykunun insülin direnci ile nasıl bir ilgisi olabilir?

Çalışmalar, uyku apne sendomu başta olmak üzere, tedavi edilmeyen uyku bozukluklarının, obezite ile insülin direnci ve Tip 2 diyabet görülme riskini artırdığını göstermiştir.

Uyku apnesi, uyku sırasında kişinin nefesinin kesintiye uğradığı yaygın bir hastalıktır.

İnsanlar sıklıkla, iyi nefes alamazlar veya nefesi kesintiye uğrarsa, derin ve kaliteli uyku uyuyamadıklarından, gün boyunca aşırı yorgun ve uyku halinde olurlar.

Birçok kişi bu belirtilerin farkında olamadıklarında dolayıdır ki, apne teşhisi de konulamaz.

Diğer sebepler

Bazı genetik bozukluklar, hormonlar, steroid gibi bazı ilaçlar kullanımı, ileri yaş, özelikle apne olmak üzere uyku bozuklukları, sigara da, insülin direncine neden olabilir.

İnsülin direnci, genetik faktörlerle nasıl izah edilebilir?

Kas, karaciğer ve diğer dokuların hücre zarlarında bulunan, insülin hormonuna çok hassas ve ilgili olan reseptörlerdeki mutasyonlar, reseptör sayısında azalma, insülinin reseptöre bağlanmasında zayıflama ile glukozun hücre içine alım kanallarında ve sinyal iletimindeki görevli proteinlerin bozuklukları, genetik nedenlerin başında gelmektedir. Bunun yanında, insülin hormonu sentezinde anormallikler(mutasyon) ve insüline karşı vücutta ortaya çıkan antikorlar da, diyabet gelişmesinde etkili olabilen faktörlerdir.

Bu faktörlerin, genellikle birkaç tanesi birlikte bulunurlar. Örneğin,

Obez kişilerde, insülinin hedef hücre reseptörüne bağlanarak, glukozun hücre içine alınması ile ilgili bozukluklar, insülin direncinin en önemli sebebidir. Ayrıca, insülini tanıyarak hücreye bağlayacak reseptör sayılarında azalma da, ilave bir sebep olarak bulunabilir.

Gizli Şeker veya Prediyabet nedir?

Prediyabet, kan şekeri (glukoz) düzeylerinin normalden yüksek olduğu, Tip 2 diyabet gelişmeden önceki durumdur. Açlık kan şekeri düzeyi normalden yüksek olarak,110-125 mg/dL arasında ise, prediyabet tanısı konulur. Pre-diyabet sinsi bir hastalık olup,fark edilmeyebilir.

Kimlerde prediyabet (gizli şeker) olabilir?

Kilo fazlalığı veya obez olanlarlar ile, aşağıdaki bir veya daha fazla diyabet risk faktörüne sahip, 45 yaş ve üzeri olanlar prediyabetli olabileceğinden, checkup testleri yaptırmalıdır.

  • Fiziksel inaktif olmak
  • Diyabetli bir ebeveyn ya da kardeşi olan
  • 4 kilo ağırlığında bir bebek doğurmuş olan
  • Gebelik diyabet tanısı olan
  • Polikistik overi olan
  • 140/90 mmHg üzerinde yüksek tansiyonu olan
  • Kalp-damar hastalığı olan
  • 35 mg/dL’nin altında HDL kolesterol ile 140 mg/dL üzerinde LDL-kolesterol, 200 mg/dL üzerinde kolesterol, 150 mg/dL üzerinde trigliseridi olan
  • Glukoz toleransı bozuk olan

Test sonuçları normal sınırlarda olsa bile, erken tanı için 2-3 yılda bir tekrar edilmelidir. Kilosu ve vücut yağ oranı fazla olanlar, hekimin önerisine göre, testleri daha sık yaptırabilirler.

Prediyabeti veya diyabet tanısı için, yapılan testler nelerdir?

Diyabet tanı ve tedavisinde çok sayıda test olmakla birlikte, prediyabeti ortaya çıkarma ve diyabet eğilimini gösterme açısından, kanda glukoz, insülin ve hemogbin A1c testleri çok kullanılmaktadır.

Açlık kan glukozu(AKG) veya açlık kan şekeri (AKŞ):

En az 8-10 saatlik bir açlık sonrasında, sabah alınan kanda ölçülen glukoz düzeyidir. Normalde 70-110 mg/dL arasında olması gereken kan glukozu, 110-125mg/dL arasında ise, gizli şekeri( prediyabeti) gösterir. Daha sonraki günlerde, tekrar ölçülerek teyit edilmelidir.

Hemoglobin A1c testi(HbA1c) veya glukohemoglobin:

HbA1c ya da Glukohemoglobin, son 3 aylık ortalama kan şekeri düzeyleri ile ilgili bilgi verici, önemli bir testtir. Ancak, tek başına gizli şekeri ortaya çıkaramayabilir. Ayrıca, ölçümünün iyi yapılması yanında, test sonucunun da talassemi gibi bazı anemilerde doğru yorumlanması gerekir. % 5.9 ile % 6.4 arası değerler prediyabeti düşündürmelidir.

Oral Glukoz Tolerans Testi(OGTT) veya şeker yükleme testi:

8-10 saatlik gece açlığını takiben alınan açlık kanında ölçülen şeker(glukoz) düzeyinin, 70-110 mg/dL aralığında olması normal kabul edilir. Bu değerin üzerinde 110-125 mg/dL olması durumunda gizli şeker ya da diyabet teşhisi konulması için OGTT yapılması gerekir.

Sabah aç karnına, içinde 75 gram veya 100 gram glukoz bulunan sıvı içildikten sonra, 2-3 saat boyunca, 30,60,90,120. dakikalarda alınan kanlarda glukoz ölçümleri yapılır. Bu test ile, vücuda alınan 75 gramlık şekerin (glukozun) dolaşımdan uzaklaştırılması takip edilmekte, vücutta şekerin kullanılması veya enerjiye dönüştürülmesi değerlendirilmektedir.

Şeker içeceğinden sonra, 2. saatte alınan kan glukoz düzeyi;

  • 140 mg/dL’nin altında ise Normal Glukoz Düzeyidir.
  • 140–200 mg/dL arasında Bozulmuş Glukoz Toleransı olarak tanımlanmakta ve bu kişiler ileride diyabet gelişimi için takip edilmesi gereken, gizli şeker veya prediyabetli kişiler olarak tanımlanmaktadır.
  • 200 mg/dL’nin üzerinde bulunduğu hallerde ise diyabet teşhisi konulmaktadır.

İnsülin direnci ve gizli şekeri kaldırabilir miyiz?

Sağlıklı bir beslenme ile yağ ve kalori alımını iyice azaltarak, haftada 5 gün 30 dakika tempolu bir yürüyüş ile fiziksel olarak daha aktif olarak, insülin direnci kırabilir, prediyabetten kurtulabilir, sonuçta, riski azaltarak, tip 2 diyabet gelişmesini önleyebiliriz.

Fiziksel olarak çok aktif olmayanlar, bir eksersiz programına başlamadan önce bir sağlık kontrolünden geçmelidir. Tempolu yürüme, merdiven çıkma ve yüzme gibi büyük kaslarımızı kullanmamızı sağlayan, kalp dolaşımınızı hızlandıran aerobik aktiviteler ile ağırlık kaldırma,mekik, şınav gibi kas güçlendirici aktiviteler, insülin direnci ve diyabeti önlemede en yararlı eksersizlerdir.

İnsülin direnci ve gizli şeker tedavi edilmelidir!

Değişik etki mekanizmalarıyla insülin direncini düşüren bir grup ilaç ve cerrahi yöntem tedavide kullanılabilir. Önemli olan husus, insülin direnç testinin, kan şeker düzeyinin, kan lipidlerinin(kolesterol, trigliserid) ve gerekirse şeker yükleme testlerinin belli aralıklarla yapılmasıdır. Bu konuda bilgi sahibi olmak ve yaşam tarzında etkin değişiklikler yapabilmek ise, en temel korumayı oluşturmaktadır. Düzenli olarak egzersiz yapmak, yeteri kadar su içmek, beslenmeye dikkat ederek kalori dengesini sağlamak, insülin direncini ve diyabet riskini minimuma indirecektir. Periyodik sağlık kontrolleriyle birlikte, birkaç laboratuvar testinin takibinin ise, erken tanıda çok önemli olduğu unutulmamalıdır

HisarLab bsuyanik


Warning: Division by zero in /home/u5814290/public_html/wp-includes/comment-template.php on line 1382